"Ramazan ve İnfak" başlıklı program, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın katılımıyla MÜSİAD Genel Merkezinde gerçekleştirildi. Ramazan ve infak konularının ele alındığı programda ayrıca, afet bölgesine yönelik çalışmalar değerlendirildi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ve Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından düzenlenen "Ramazan ve İnfak" programı, MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü İzani Turan, İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş ve MÜSİAD üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
MÜSİAD, Ramazan'da afet bölgesinde olacak
MÜSİAD Genel Merkezinde düzenlenen etkinlikte Ramazan ve infak konuları ele alınırken, 6 Şubat'ta gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli şiddetli depremler sonrası afetten etkilenen 11 ilimize yönelik çalışmalar değerlendirildi. MÜSİAD'ın yurt içi ve yurt dışı teşkilatları ile tam bir seferberlik hali ilan ettiğini belirten Başkan Asmalı, "Bir ve beraber anlayışıyla her üyemiz elini taşın altına koyarak darda olan kardeşine omuz veriyor" dedi. Başkan Asmalı ayrıca, Ramazan boyunca iftar ve sahur programları ile depremden etkilenen vatandaşların yanında olacaklarını söyledi.
Başkan Asmalı, değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:
"MÜSİAD olarak 13 bin üyemiz ve yurt içi ve yurt dışı şubelerimizle depremin ilk anından itibaren, adeta bir seferberlik ruhuyla hareket ederek kardeşlerimizin yardımına koştuk. Kampanyalarımıza ve afet yönetimi çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Depremden etkilenen illerimizdeki ticari hayatın yeniden tesisi için bölgedeki faaliyetlerimizi genişletiyor, bu kapsamda zarar gören üyelerimizin ellerindeki ürünlerin diğer illerdeki üyelerimizin tesislerine transferlerini temin ederek üretimi devam ettirecek bir eşleştirme yapıyoruz. Bir ve beraber anlayışıyla her üyemiz elini taşın altına koyarak darda olan kardeşine omuz veriyor. Deprem sebebiyle iç ve dış ticari hayatı askıda kalan tedarik veya ürünlerini sevk edemeyen üyelerimizin karşılaşabileceği riskleri azaltmak öncelikli hedefimizdir. Bir yandan acil insani ihtiyaçları karşılarken diğer yandan da bölgedeki iş ve ticaret hayatının normale dönmesi için çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Ramazan-ı Şerif’te de gerek deprem bölgesinde gerekse diğer illerde afetzede kardeşlerimizle iftar ve sahur programlarında buluşacağız inşallah. Deprem bölgesindeki üyelerimize; medeniyetimizin, mukaddes Kitabımız Kur’an’dan ilham alarak geliştirdiği bir uygulaması olan Karz-ı Hasen anlayışıyla destek oluyoruz. Depremden etkilenen iş insanı kardeşlerimize faizsiz ve hibe sermaye desteği vererek bölge ekonomisinin yeniden canlanmasına katkıda bulunuyoruz. Bu vesileyle özellikle Ramazan ayında iş dünyamızı bu kadim ve güzel geleneğimizi tatbik etmeye ve karz-ı hasen ile bölgedeki mağdur müteşebbislerimize yardım etmeye davet ediyorum. MÜSİAD mensupları olarak çoğunlukla Ramazan ayında olmak üzere yaptığımız bir diğer güzel ve örnek uygulama da Zimem Defterleri çalışmasıdır. Hayırsever üyelerimiz Zimem Defterleri çalışmasıyla muhtaç ve mağdur kardeşlerimizin veresiye defterlerini, sadece satıcılarla muhatap olarak satın almakta, böylelikle güzel ve makbul bir infak örneği sergilemektedir. Hayırsever iş insanlarımızı Ramazan ayında bu güzel uygulamayla infak yapmaya ve muhtaç kardeşlerimizi sevindirmeye çağırıyorum. Unutmayalım ki en makbul amellerden birisi mahzun gönüllere neşe serpmektir."
"Milletimiz zorlukların üstesinden gelmek için adeta tek vücut oldu"
Programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ise, insanın imtihanının sadece zorluklarla olmadığını nimetlerle de sınandığını dile getirerek, "Müminler için hayatın iki temel çizgisi vardır. Birincisi zorluklar karşısında sabırla mücadele etmek, sıkıntıların üstesinden gelmeye çalışmak, ikincisi ise bolluklar karşısında şükürle mukabele etmek yani imkanlarını muhtaçlarla paylaşmaktır" diye konuştu.
Başkan Erbaş ayrıca, büyük deprem felaketi karşısında milletimizin olağanüstü bir mücadele verdiğine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:
"İlk günler o bölgedeydik. Milletimizin nasıl yardıma koştuğunu gözlerimizle gördük. İnanç ve azimle tarihten beri nice zorlukların üstesinden geldi aziz milletimiz. yaralarını sarmak ve zorlukların üstesinden gelmek için adeta tek vücut oldu. Ülkemizin her evinde, mahallesinde, sokağında, şehrinde deprem bölgesine yardım edebilmek için büyük bir gayret var. Bu gayret artarak devam ediyor. Devletimiz, milletimiz, sivil toplum kuruluşlarımız seferber olmuş durumda. Adeta her yerden yardımlar akıyor. Tarihin en büyük imtihanlarından birini yaşayan milletimiz, tarihin en büyük fedakarlıklarından birini gösteriyor. Aynı zamanda dünyanın her yerinden gelen yardımlar, bazen gözümüzü yaşartan sürekli desteklediğimiz, sürekli yardım gönderdiğimiz bazı ülkelerden heyetler bizlere geliyorlar, sembolik de olsa deprem bölgesine ulaştırmak için getirdikleri yardımları bize emanet ediyorlar. Bu milletimizin cömertliğinin bir karşılığıdır. Yaşanan afet ve felaket çok büyüktür ama milletimizin şefkat ve merhamet yüklü yürekleri, kardeşlik ve yardımlaşma duyguları, zorlukların üstesinden gelme inancı ve kararlılığı şüphesiz çok daha büyüktür. Elbette Türkiye acılarını teskin edecek, yaralarını saracak ve umutla geleceğe yürümeye devam edecektir"
"Ramazan-ı Şerif’in infak etmek için çok önemli bir fırsattır"
Etkinlikte değerlendirmelerde bulunan UTESAV Başkanı Dr. İsrafil Kuralay, deprem bölgesindeki duruma değinirken, yaşanan felaketin "Asrın Felaketi" olarak isimlendirilecek kadar büyük ve derin olduğunu belirtti. Başkan Kuralay, Karz-ı Hasen ve infak kavramlarına dikkat çektiği konuşmasında, "Ramazan-ı Şerif’in infak etmek için çok önemli bir fırsat olduğunu da biliyoruz" dedi.
Başkan Kuralay açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü:
"Yaşadığımız felaket 'Asrın Felaketi' olarak isimlendirilecek kadar büyük ve derin. Elbette bütün ihtiyaçların bir anda karşılanması mümkün olamaz. Elbette büyük bir yardım operasyonu var. Ancak her noktaya aynı etkide ulaşılması mümkün olamayabilir. Burada sabırlı ve anlayışlı davranmak her işin çok daha kolay olmasını sağlayacaktır. Bu konuda yapılacak eleştirilerin belli sınırlar içinde ifade edilmesine dikkat edilmelidir. Orada büyük fedakârlıklarla çalışan hamiyetperver insanların şevkine zarar vermemelidir. O bölgede duran ekonominin çarklarını da biran önce çevirmeye başlayacak destekleri verme gayretinde olunmalıdır. Bunun için geçmiş dönemlerde zaman zaman bu çatı altında gündeme getirdiğimiz ve MÜSİAD’ın da şu an uygulamaya geçirdiği bir kavramı hatırlamamız gerektiğine inanıyorum. O da 'Karz-ı Hasen.' Makinaları ve teçhizatları zarar gören insanlarımızın kayıplarının giderilebilmesi için özellikle karz-ı hasen uygulamalarını gündeme getirmek ve uygulamaya geçirmek şart. Şimdi de deprem bölgesinde üye eşleştirme sistemi ile bölgede zarar gören iş dünyamıza yardımcı oluyorlar. Eldeki ürünleri farklı illerdeki üyelerin tesislerine transfer ederek hem üretimin devamlılığını hem de askıda kalan ticari faaliyetlerin sürdürülebilir hale gelmesini sağlamaya çalışıyorlar. Bu anlamda karz-ı hasen, infâk’ın bir yolu olarak milletimizin hizmetindedir. Biliyoruz ki infâk; helâl yollarla elde edilen malı, ihtiyaca binaen gerekli ve de hoş görülen yerlere harcanması ve sarf edilmesidir. Aynı zamanda, herhangi bir karşılık beklemeden sadece Cenab-ı Hakk’ın rızasını murad etmek için yapma duygusunu da taşımalıdır. Rasülullah Efendimiz aleyhisselatu vesselam’ın hadislerinde de her çeşidiyle "infak"ın önemle tavsiye edildiğini görüyoruz. Bunun yarım hurma ile de olsa yapılması gerektiğini, böylece rızkın çoğalacağını, ömrü ve malı artıracağını, varsa gazabı dindireceğini ve zaferlere sebep olacağını müjdeliyor. Allah’ın izniyle bir hafta sonra erişeceğimiz Ramazan-ı Şerif’in infak etmek için çok önemli bir fırsat olduğunu da biliyoruz."
Öte yandan program kapsamında Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Çetin, Türkiye Diyanet Vakfı'nın faaliyetlerine ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Ramazan ve İnfak programı soru-cevap bölümü ve aile fotoğrafı ile son buldu.