MÜSİAD ile Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ortaklığında düzenlenen “İş Dünyası ve Ekonomi Basını Buluşmaları” programının ilk toplantısı, MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan ve Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımlarıyla gerçekleştirildi
MÜSİAD Genel Merkezi'nde düzenlenen "MÜSİAD-EGD/İş Dünyası ve Ekonomi Basını Buluşmaları" programında konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye'nin, tek bir ekonomik modelin yaygın olduğu bir ülke olmadığını, çok fazla alt ekonomik modellerden oluşan karma bir yapıdan oluştuğunu söyledi.
Yerel farklılıklar, bölgesel ve sektörel farklılıkların, hiç beklenmeyen kırılmalar ve sapmalar üretebildiğini aktaran Kaan, "Bu yüzden genel geçer, makro düzenlemeler ile bir tarafı düzeltirken diğer tarafa zarar verebilirsiniz. Ekonomi, elbette makro ve ekonomi-politik kaidelerin ana eksenine sadık kalmalı. Lakin bizimki gibi ülkelerde işin rengini ince ayarlar belirler. Bu ince ayarlar; mikro bilgidir. Sahadan gelen gerçek ve temiz enformasyon." diye konuştu.
Kaan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz hem siyaset hem de devlet kademesinde pek çok yöneticiyi ağırlıyoruz. Siyasetçisi, bürokratı, teknokratı, büyükelçisi, konsolosu… Çok geniş bir yelpazede misafirlerimiz oluyor. Saha bilgisi olmadan, makro politikalar yolun bir yerinde kaçak verir. MÜSİAD bugün, hem yerelde hem de global anlamda devletin bilgi kasası olmak yolunda ilerliyor. Yeni dönem MÜSİAD, bütün dönüşümünü bu bakış açısı ekseninde yeniden şekillendiriyor. Değişim karşısında atıl kalanlar, kaybetmeye mahkûmdur. Biz de buna paralel olarak kendi iç dönüşümümüze 'tazelenme' adını verdik."
"Önlem Alalım Diye Önceden Söylüyoruz"
MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, sermaye birikiminin, bir ülke ekonomisinin genişlemeden ziyade daralma ve stres dönemlerindeki kilit kozu olduğunu belirterek, "Devlet, sermaye blokuna yaptığı desteğin karşılığını, hem ulusal hem de uluslararası alanda ekonomi-politik bir koz olarak kullanabiliyorsa almış demektir. Kırılganlığı ise büyüme ve genişlemeci politikalar dönemlerinde değil; stagflasyon ya da finansal sıkışma dönemlerinde ortaya çıkar." bilgisini verdi.
Son 10 yılda değişen iktisadi mimari içinde "ekonomik kriz" olgusunun, reel ekonomik parametrelerden ziyade yeni paradigmal para kavramının bir hareket serbestisi sorunu olduğunu aktaran Kaan, finansal sistemin, manipülatif iletişim tuzağı meydana getirme ve bu şekilde ekonomi ajanlarını yönlendirme adına kullanıldığını söyledi.
Kaan, "Bir sermaye grubu kendisini ödediği vergi kısmından açıklıyor. 'Kurumlar vergisinin yüzde 80'ini biz ödüyoruz.' diyorlar. Bugün kurumlar vergisinin GSYH içindeki payı yüzde 0,8. Yüzde 1 bile değil. Türkiye'de toplanan vergi içindeki payında da yüzde 8 civarında. Buradan iş dünyasına mesaj vermek manipülasyon oluyor. Biz gücümüzü vergi öncesi kârdan mı yoksa imalattan satışlardan mı belirteceğiz?" şeklinde konuştu.
MÜSİAD'ın çok ciddi veriler elde eden bir kurum olduğunu dile getiren Kaan, "Biz çok erkenden bunları söylüyoruz. Önlem alalım diye bunları önceden söylüyoruz." dedi. Kaan, bürokrasiden uzak, küçük ve verimli çalışma komiteleri kuracaklarını ve yeni bir yönetim modeline geçeceklerini aktararak, "MÜSİAD şunu iyi biliyor; insan bir kaynak değildir, bir kıymettir. Biz insan yetiştiren bir okulduk, şimdi bu okulu akademiye dönüştürüyoruz. Çünkü iş insanı yetiştirmek bir üst basamaktır." ifadelerini kullandı.
"Kırsaldaki Yaşamı Teşvik Etmemiz Lazım"
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kaan, şehirde yaşamdan ziyade köyde, kırsalda yaşamın yeniden sağlanması gerektiğini aktararak, "Köyleri yeniden imar etmemiz lazım. Hollanda, yaklaşık 110 milyar dolarla dünyada en fazla gıda ihracatı yapan ülkedir. Bizim 17 milyar dolar ihracatımız var. Kırsaldaki yaşamı teşvik etmemiz lazım. Bugün köydeki delikanlıya kız vermiyorlar. Çünkü televizyon ve her taraf şehirdeki yaşamı anlatıyor. Kârlılık da yok. Çünkü verimlilik yok." şeklinde konuştu.
MÜSİAD'ın "81 ilde 81 Biyogaz, Organik ve Organomineral Gübre Tesisleri" projesi ile tarımda yeni bir modeli ortaya koymaya çalıştığını vurgulayan Kaan, kırsaldaki bireysel üretimi KOBİ'leştirmeyi hedeflediklerini anlattı.
Yozgat'ta bir üyelerinin yaptığı projeden bahseden Kaan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir firma tarafından yaklaşık 200 tane parselde üretim yapan tarla sahibinin yapmış olduğu üretim alanı alındı, hepsi kiralandı. Köyde yaklaşık 140 tane traktör vardı, şu anda 14'e düştü. 5 bin dönüm bir alan şu anda meyve üretimde kullanılıyor. Son derece modern. O köye şu anda İstanbul'dan göç başladı. Yani akılcı, doğru politikalarla işi tersine çevirmek lazım.
Bir yabancı firma gelip holdingi gelip satın alabilir. Onun yerine ölçek ekonomisi işletip, kooperatifleşmeyi ön plana getirmeliyiz. Tamamen tabana dayalı olmalı. Her sene 1 milyon nüfusumuz artırıyor. Çok ciddi turizm beklentilerimiz var. Böyle bir durumda sizin topraklarınızı, birliğinizi çok iyi çalıştırmanız lazım. Bu hedefle çalışması lazım. Yat, uzan, para kazan mevzusu... İşi öyle bir rölantide götürüyorlar ki... Ziraat mühendislerimiz boşta geziyor. Al, çalıştır."
Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen program aile fotoğrafı ile sona erdi.